$anslı, $anssız

Şirketin düzenlemiş olduğu yılbaşı partisinden erken tüymenin avantajını kullanarak sabahın köründe işe ulaştım. Henüz hiç kimse işe gelmemişti. Üzerimdeki paltoyu çıkartıp ışıkları açtım. Bir önceki günün yorgunluğunu atmak için kahve makinesinin başına geçtim ve sabah kahvesini hazırlamaya başladım.

Bu esnada benden sonra Serhan elindeki sandviçle ve hafif gülümseyen bir yüzle geldi.

Bomba haberi duydun mu? diye lafa girdi.

Görmüyor musun? İkimizden başka kimse yok ne bombası?

Hadi ya! Haberin yok mu sahiden?

Şaşkın bakan yüzümden gerçekten hiçbir şeyden haberim olmadığını anlamış olsa gerekli ki

Sana bir iyi bir de kotu haberim var. Tahmin et bakalım ne oldu?

Dün akşam ben çıktıktan sonra partide bir şeylerin olduğu kesindi Serhan’ın hal ve davranışlarına bakılırsa bizi birebir ilgilendiren konuda iyi ve kötü bir şeyler olmuştu. Hemen aklımdan Patronun o gece yeni yıl zam oranlarını açıkladığını hatta herkese 2 maaş ikramiye dağıttığını geçirdim.

İyi de bunda kötü taraf neresi?

Bu durumda ya ben bu artıştan yararlanamayacaktım. Kovulmuş olmamız bir ihtimal ya da başka bir şey vardı bu işte.

Meraklandırma bilmiyorum işte sabah sabah beni uğraştırma ne oldu?

Sen Tahmin et?

Aklıma gelen ikinci seçenek kötü haber olarak ben çıkarken hali hazırda bir şişe rakıyı devirmiş olan müdürümün iki üç şişe daha içip gecenin sonunda denize düştüğü boğazın soğuk sularına kapıldığı ve telef olduğu; bu durumdan da terfi edeceğim fikri aklıma geldi. (Ne kadar da Makyavelist bir yaklaşım )

Tabi bunu da paylaşamazdım.

Çatlatma adamı söyle işte sabahın köründe senle uğraşamayacağım.

O zaman iyi haberi mi kötü haberi mi önce istersin?

Anlaşıldı beni çatlatmadan bilgi alamayacağım. Az önceki düşünceleri aklımdan geçirerek önce kötü haber ver bakalım dedim.

Kazandığın arabayı alamayacak olmana çok üzüldüm.

İyi de ne zaman araba kazandım ki ben!

Dün akşam ki parti sonunda yapılan çekilişte sana ve bana araba çıktı ama sen erken ayrıldığın için senin arabayı başkasına verdiler…

Ben hala olayın vahametini anlamamış olarak

Oyuncak arabadır o! Geçen şirket etkinliğinde en büyük hediye olarak Galatasaraylı tüm futbolcuların imzalamış olduğu (Arda dahil) Cimbom topunu bana vermişlerdi. Zaten yine böyle zırva bir oyuncakla işi geçiştirecekler diye erken ayrıldım partiden.. Ayrıca O gün bugündür takım mantar. Ligin sonuna daha yakın. Hatta seneye cimbom taraftarlarının maçları şifresiz olarak takip edeceği en gündem konu.

Yok valla gerçek araba çıktı ikimize de ama sen alamayacağın için çok üzgünüm.

Dalga geçmeden anlat şu işin aslını da tüm kavanoz okurları da anlasınlar bakalım.

“Şirket yılsonu partisi düzenlemeye karar verince onay için büyük patrona gitmiş. Patronda tüm desteğini verdikten sonra eklemiş

Hediye verelim çalışanlara.

Tamam efendim ne verelim?

Araba verin.

İnsan Kaynakları müdürü patronun odasından çıktıktan sonra Genel müdür ile durumu paylaşmış. Patron böyle der ne model araba alalım diye.

Sen git işine kafası güzeldi herhalde ne arabası verecekmişiz arabayı marabayı bırak yarına kadar unutur zaten diye eklemiş.

Rivayet olur ki patron parti günü gelip çattığında sormuş hani vereceğimiz araba nerede diye. Tabii herkes gak-guk olmuş.

Amma cimrisin diye genel müdürü haşladığı da rivayetler arasında.

Gecenin sonuna gelindiğin de çekiliş zamanı. Patron şirketten üç tane yerli üretim araba marka modeli yarın belirleriz diye daldırmış elini kovaya.

İlk çıkan isim kim olmuş derseniz. Genel müdür. !!!

Patron iyice sinirlenerek sana araba maraba vermem ben demiş. Çekiliş Kağıdını attığı gibi tekrar kovaya elini daldırmış.

İkinci çıkan isim fazla uzak değil oda Genel müdürün sekreteri.

Anlaşılan araba verselerde yabancıya gitmeyecek anlaşmalı matbaa olayı var :) Neyse konumuza dönelim.

İkinci turda kovadan Serhan çıkmış. Sevinç alkış vs. İş son adayı belirlemeye.

Kovadan kim çıkmış bakalım?

BEN!!!.

Bu noktaya kadar işletildiğimi düşünmenin rahatıyla bırak ya adam işletmeyi git kendine başkasını bul.

Yok valla hepsi doğru diyerek ekledi. Patrona lavaboya gittiğimi söylemiş. Müdürüne verin kendisine iletir demeyi de ihmal etmemiş. Sağolsun canım arkadaşım

Patron buraya gelen benim elimden alır hediyesini demiş. Tabi benim olmadığım netleşince. Herkesten bir umut daha kimse de ses yok.

Tekrar kovaya daldırmış elini ve başka birisine vermiş benim arabayı.

Buraya kadar anlatılanlara bende hiç inanmadım. Ama gerçek az sonra mutfağa gittiğimde netleşmeye başladı. Serha’nın anlattığı her kelimenin doğru olduğu o zaman dank etti. Tüm şirket bu kadar organize ve aynı şekilde beni işletiyor olamazdı.

İş yerinden yükselen sesler…

Geçmiş olsun.

Bahtsız Bedevi.

Kötü haber sana ulaştı mı?

Niye yarım saat daha kalmadın?

Amma da Şanslı, Şanssız mışsın.

Not: Bu yazının orjinali www.kavanoz.net sitesinde yayınlanmıştır.

Bu yazı 2448 defa okundu

Murat Tunçer
Latest posts by Murat Tunçer (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.