Sarı Kasklı Efsane – Ayrton Senna

Formula1’in Türkiye’de ilk olarak Cine5’te yayınlanmaya başladığı sene, Ayrton Senna’nın İmola’da hayatını kaybettiği seneydi. Yaşım ve Türkiye’deki yayınlar sebebiyle maalesef çok az canlı izleme şansı bulduğum Ayrton Senna, Formula1 tarihinde gerçek bir efsaneydi.

Schumacher fanları alınmasınlar ama Schumacher’in şu an itibariyle elinde bulunan, Senna’ya ait olan rekorları, hem Senna’dan daha uzun sürede hem de sayısız destek alarak kırdı. Zaten Schumacher’in de içinde bulunduğu Alonso, Massa, Baricello, Trulli, Coulthard, Hakkinen gibi usta pilotlara BBC’de yayınlanan Top Gear programında, ayrı ayrı gelmiş geçmiş en iyi Formula 1 pilotu kimdir diye sorulduğunda hepsi tereddütsüz Ayrton Senna cevabını verdi. Bunun yanısıra Lewis Hamilton, Nico Rosberg, Valentino Rossi gibi yıldız sporcular, Senna’ya olan hayranlıklarından ve onun anısını yaşatmak için yarışlarda sarı kask kullanırlar.

1960 senesinde Sao Paulo’da dünyaya gelen Senna, 1994 senesinde hayata gözlerini yumduğu İmola pistine gelene kadarki 34 senede birçok başarılara imza attı. Senna, eşsiz pilotluğu haricinde kişiliğiyle de diğer tüm pilotların saygısını kazandı ve ölümünden sonra bile ilham kaynağı oldu.

Neredeyse diğer tüm F1 pilotları gibi çocuk yaşlarında go-kart sürmeye başlayan Senna 13 yaşında çıktığı ilk go-kart yarışını kazandıktan yaklaşık 10 sene sonra sonra Formula1 kariyerine başladı. Kısa sayılabilecek kariyeri, trajik bir şekilde sonuçlanmadan önce 3 kez Formula 1 dünya şampiyonu oldu ve katıldığı 161 yarıştan 41’ini kazanıp 65’inde de yarışa en önde başladı. Senna bunun yanısıra katıldığı her 2 yarıştan birinde podyuma çıkıp, bitirebildiği 108 yarışın 80’inde ilk 3’e girmeyi başararak ulaşılması güç başarılar elde etti.

Sert virajlarda 3.5G kuvvete maruz kalınan, ortalama 3.5 litre su kaybına yol açan, kokpitlerin hamam kıvamında olduğu bir yarış ortamında bu kadar başarılı olmak için neredeyse kusursuz olmak gerekiyordu. Her zaman meydan okuyan, 2. olmayı başarı saymayan birisi olan Senna için her yarışın fiziksel ve mental bir mücade olduğunu söylersek abartmış sayılmayız.

  • Lotus takımındayken takım mühendislerinden araçlarla ilgili her detayı öğrenip bu bilgileri daha sonraki kariyeri boyunca kullanıp, dönemin en rekabetçi en mükemmel araçlarının yapımında rol alması
  • Bir yarış haftasonunda sıralama turlarını kazanmasına rağmen derecesini beğenmeyip yükseltmek için 6 tur daha atması ve her seferinde derecesini yükseltmesi
  • 91 senesinde daha önce hiç kazanamadığı kendi ülkesi olan Brezilya Interlagos pistinde yarışın bitimine 4 tur kala tüm viteslerinin bozulup sadece 6. vitesle yarışı bitirmek zorunda kalmasına rağmen liderliğini koruması ve ülkesindeki ilk zaferine ulaşması
  • Gerçek sürücülük yeteneklerinin ortaya çıktığı ve şehir içerisinde yapılan tek Grand Prix olan Monaco yarışını 6 kez kazanması
  • 1989 Suzuka yarışı sırasında Alain Prost’u geçtiği sırada Fransız sürücünün üzerine çıkması, buna rağmen zarar gören aracını pite sokup 5. sıraya düşmesine rağmen kalan tüm rakiplerini geçip yarışı kazanması ancak yarış sonrası kazaya kendisinin sebep olduğu söylenip diskalifiye edilmesi
  • Öldüğü gün, aracından bir gün önce sıralama turlarında hayatını kaybeden meslektaşı Ratzenberger’in ülkesi Avustralya bayrağı (galibiyetini ona armağan etmek için) çıkması

Gibi olaylar Senna’nın istatistiklere yansımayan ancak onu efsane olma yolundaki yaşanmışlıklarından bazıları.

Yarış pistinde ne kadar iyi olursa olsun, pist dışındaki Senna da alçak gönüllü, yardımsever ve mütevazi birisiydi. Yarış kariyeri boyunca Brezilya’daki yardım kuruluşlarına imkanı olmayan çocukların okutulması, spora yönlendirilmesi gibi konularda milyonlarca dolar yardım yapmış ancak öldüğü güne kadar bunu kimse bilmemişti. Ölümünden sonra da kız kardeşi onun adına Ayrton Senna Vakfı’nı kurup bu yardımların devam etmesini sağladı.

Formula 1’in patronu ve komisyoncusu Bernie Ecclestone kısa vadede yeni Senna’lar ya da Schumacher’ler yetişmeyeceğini bildiği için her sene rekabetin, Formula 1’e olan ilginin (ve doğal olarak cebine giren paranın) artması için türlü türlü kurallar getiriyor. Yine aynı şekilde ilgi arttırmak için yeni ülkeri de Formula 1 bünyesine katmak orta vadeli hedefler arasında.

Bu sene yarışları getiremediğimiz, ciddi bir masrafla yapılan İstanbul Park, yeni bir pist olmasından ötürü, kurallar gereği,  kendisinden önce yapılmış tüm pistlerden teknik olarak daha üstün ve daha modern bir altyapıya sahip. Formula1 pilotları tarafından özellikle 8. Virajı sebebiyle yarışılması en keyifli pistlerden biri olarak tariflenen pistimiz maalesef Formula 1 haftasonları haricinde hatırlanmıyor. Gerçi bilet fiyatları ve organizasyon eksikliklerinden ötürü Formula 1 haftasonlarında da ne kadar hatırlanmış olduğu tartışma konusu.

Umarım önümüzdeki yıllarda Formula 1 İstanbul Park’a geri döner ve dünyada 1,5 milyar izleyicisi olan bu devasa reklam panosu Türk motor sporları tutkunlarına uzun seneler daha güzel anlar yaşatır.

Bugün ölümünün 18. Yılında anılacak Senna için hazırlanmış yüzlerce video’dan biri

Bu yazı 1242 defa okundu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.