YTÜ Teknopark Ziyaretim

Üniversiteler, 2 ve 4 yıllık eğitim programları ile ülkenin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yaratmak için teorik bilginin aktarıldığı yerlerdir. Burada teorik kısmına özellikle vurgu yapmak istiyorum zira, kabul etmek gerekir ki, ülkemiz şartları gereği üniversitedeki öğretim elemanlarının endüstri gerçeklerinden pek de haberleri yoktur. Üniversite hocasının yaptığı tasarımlar açıkçası pek de endüstrinin arzu ettiği özelliklerde olmayabilir.

Bu normaldir, zira günlük yaşantısında kendini geliştirmek için vaka çalışması yapmak yerine, zamanını teorik çalışmaları okumakla geçiren bir kişiden uygulamalı alanlarda harikalar yaratması beklenmemelidir. Ancak, acaba bu doğru mudur?

ABD’deki rekabetçi yaşam tarzı sebebiyle, üniversite hocaları aynı zamanda iyi birer üretici olmak zorundadır. Zamanla üzerinde çalıştıkları konuları mutlaka bir değere dönüştürmek zorundadırlar. Aksi halde, yetiştirdikleri öğrencileri hayatta kalamazlar. MIT’in hemen yanında yer alan büyük büyük iş merkezlerinde, yatırımcılar MIT içindeki insanların fikirlerine para yatırmak için dört dönmektedirler. Aslında bu durum karşılıklı bir beraberliği temsil etmektedir. Siz, akademi tarafında, ne kadar destek bulursanız, endüstrideki insanlardan daha fazla sayıda faydalı düşünce ortaya koyarsınız. Bu düşünceler de uygun iş modelleri ile kendilerine pazarlanma kanalları bulur ve satılırlar.

Bu durum son derece doğal olup aslında tüm çalışmalarımızın birer faydalı ürüne dönüştürülmesi gerekir. Mart 2012’de yazdığım bir yazı (Türkiye’de iyi seyler de oluyor…) içinde bir sunu paylaşmıştım;

Gördüğünüz, aklın yolu bir deyip, ülkemizde de akademisyenleri markalaşma/ürün oluşturmaya yönlendirme düşünceleri bulunmaktadır. Bu güzel bir gelişmedir. Umarım bu sadece tek taraflı bir talep olmaz ve gerekli olan imkan ve yasal düzenlemeler de akademisyenler harekete geçmeden hazır olurlar. Biliyorum ki çalışma motivasyonu kendisi olan insanların şevkini kırınca onları tekrar kazanmak pek de kolay olmuyor :(

Geçtiğimiz cuma günü YTÜ Davutpaşa Kampüsünde yer alan YTÜ Teknopark’ı ziyaret ettim. Tanıdığım zeki insanlardan oluşan bir grup, akademik çalışmalarını bir adım daha ileri götürmek üzere Teknopark bünyesinde bir oluşum yarattılar.

Güzel bir sohbetin ardından gördüklerimden çok etkilendim. Zira, kendi çalışmaları (GEOMES Mühendislik Hizmetleri) çok güzel bir iş modeli ve potansiyeline sahip olup, gerekli olan hazırlık şartlarını sağlamış bulunuyor. Ve içinde yer aldıkları Teknopark ise ortam olarak gerçekten de çok etkileyiciydi. Üniversite kampüsünde yer aldığından dolayı sessiz ve yeşil bir ortam, ama dinamizmi cesaretle birleştirip adımlar atmaya hazır gençler hemen göze çarpmaktaydılar.

Benim kısa ziyaretim sırasında gördüğüm kadarıyla YTÜ, Teknopark konusunda son derece güzel adımlar atmış olup, üniversite kampüs alanında böylesine potansiyeli yüksek bir çalışma alanı sağladıkları için de avantajlı görünüyorlar. Umarım, hem tanıdığım insanlar, hem de Teknopark sakinleri, arzu ettikleri aşamaları kolay ve hızlıca geçer, çıtayı yükseltirler.

Bu yazı 1262 defa okundu

Ahmet Anıl Dindar
Latest posts by Ahmet Anıl Dindar (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.