Apple Sevmek, Macbook Kullanmak…
Kabul etmek gerekirki Apple’ın oldukça büyük bir marka değeri bulunmaktadır. Bu durum son 5 yıllık süreçte mobil cihazların gelişmesi ile çok daha büyük bir hal almaya başladı. Hele ki Iphone ve Ipad gibi iki ürünle Apple firması resmen tavan yaptı ve sahip olmak/kullanmak büyük bir prestij sebebi oldu. Tamam kabul, donanım ve yazılımı aynı firma yaptığı için ve malzeme kalitesi açısından çok yüksek seviyeli parçalar kullandığından Apple ürünleri gerçekten sağlam ve evladiyelik ama acaba form factor gerçekten de herşey mi?
Aslına bakarsanız Windows’un hakim olduğu bir dünyada yaşarken 2009’da GAMIT kullanmak için Fedora kullanmaya başladıktan sonra ve bir de MIT’de herkesin Windows olmayan makineler kullandığını görünce dünyanın sınırlarının başka olduğunu gördüm. Aslında Mac’lere ilk temas UNAVCO’da katıldığım kısa kursla olmuştur. Sınıfta bulunan gıcır gıcır Macbook pro’ların başkalarının Windows’larına toz yutturduğunu görünce gerçekten çok şaşırmıştım. Hele ki son model bir HP’nin process’i gün sonunda bitirmesini gördükten sonra Mac’lere daha doğrusu Unix sistemlere karşı olan bakışım ciddi bir değişime uğradı.
Üstüne üstlük MIT’de Sadi hocadan duyduğum “bu verileri başka hangi makinede process edebiliriz ki” demesi ve sonrasında benim de verilerimin Windows makinelerde sürünmesini görünce bir değişim beni beklemektedir dedim kendime. Sonrasında rota Ubuntu’ya döndü. 2010’dan beri Ubuntu kullanıyorum. Hatta GEOMER’den ödünç aldığım 7 yıllık Sony Vaio’nun benden alınmasına kadar sadece Ubuntu kullandım. Sonrasında ise işlerim biraz daha yoluna girdi ve İKÜ’de yürüttüğüm bir yazılım projesi sayesinde laptop alma imkanım ortaya çıktı. Ben de tercihimi bir adet ultrabook Dell’den ve bir de MacBook Pro’dan yana kullandım. Mac’teki tercihim aslında sadece Unix makinede büyük veri gruplarının görselleştirilmesi olmaktaydı. Zira 2009’da konuştuğum bir hocam çok büyük veriler için Windows’taki Matlab’in yetersiz kaldığını söylemişti. Bu durumda Unix makineleri tercih etmek doğru bir yaklaşımdı ki aslında bu aşamada orta halli bir makine alıp Ubuntu kurmak yerine tercihimi MacBook’tan yana yaptım. Başta biraz bohem bir hareket gibi gözükebilir ama maalesef yazılım projesinde 6 kişilik ekip dağılıp tek kalınca yol benimdir dedim.
Yaklaşık altı aydır kullandığım Mac hakkında birçok şey söyleyebilirim aslında ama belki de en önemli gözlemimin “marka gücünü hissetmek” olması umarım başkalarını kızdırmaz.
Ben bu söz kimseyi kızdırmaz diyorum ama bir yandan da başka bir kızılacak durum bulunmaktadır. Şimdi var olan ciddi bir gerçek var Windows makineler farklı üretici cihazını Microsoft’un yaptığı bir işletim sistemi dünyasında kapalı kod olarak kullanmak birçok toplumda maalesef kalıtsal olmuş. Bu kalıtsal örneklerden bir tanesi acı bir şekilde ülkemizdir. Ben bir üniversite hocası ve bilimsel araştırmacıyım. Acı bir itirafım olsun ki maalesef ülkemizde araştırmacıların arasında Linux/Unix kullanmak oldukça seyrektir. Benim etrafımda Unix/Linux kullanan araştırmacıların hepsi ya bir yazılımı kullanmak için veya yurtdışındaki öğrenciliklerinden kalma bir alışkanlığı sürdürmektedirler. Belki bu alışkanlık ileride geçer ama şimdilik durum çok da parlak gözükmemektedir.
Bir ilginç gözlemim şu olmaktadır, geçtiğimiz yıl içinde iKÜ’de ve bulunduğum her yerde Mac kullanımını gözlemlemeye çalıştım. Vardığım sonuç Apple kullanmanın bir farklılık olarak algılandığı ve kullanıcının duruşuna değer kattığı yöndedir. Baksanıza MIT’in kütüphanasindeki tek oturan kişinin onca kitap arasında bilgisayarına nasıl da yoğunlaştığına.
Not: Önceki gün balkonda bir süre oturduktan sonra bilgisayarımın kapağını kapatıp içeri girdim. Ve bilgisayar bir daha açılmadı. Ben de bu durumda ne yapacağım derken Google yardımıma koştu ve Apple’ın yardım sayfasındaki adımları takip ettim. 2 saat içinde bilgisayar yeniden kuruldu. Tamam içindeki bir takım bilgileri kaybettim ama bu benim için çok güzel bir durumdu. Bakalım nelerle karşılaşacağım.
Bu yazı 1496 defa okundu
Bloguma http://ahmetanildindar.blogspot.com.tr/ adresinden erişebilirsiniz.
- Hoca Ne Düşünüyor? - 29/08/2014
- Türkiye’deki Yükseköğretimin Evrimi - 22/08/2014
- Ders Vermek… - 01/08/2014
Bir yanıt yazın