Misafir Odası

Olimpiyat2013

Herkes yazıyor çiziyor ben kusur kalır mıyım? Ben de yazdım.

Bu işte bir sakatlık var. Hem de yıllardır. Katılmak istediğimiz her birliği, topluluğu, organizasyonu başka yerimizden anlıyoruz.

Örneğin Avrupa Birliği. 70 yıldır gireceğiz diye uğraşıyoruz. Niye? Çünkü siyasiler Avrupa Birliğine girersek daha iyi bir ülke olacağımızı, refah seviyesinin artacağını, yaşam kalitemizin yükseleceğini söylüyor. Peki Avrupa Birliği siyasilerle aynı görüşte mi? Tabi ki hayır onlar tam tersini söylüyor. Eğer refah seviyenizi ve yaşam kalitenizi artırırsanız, daha iyi bir ülke olursanız sizi alırız diyorlar.

Olimpiyatlar için siyasiler ne diyor. Olimpiyat Türkiye’ye verilseydi dünya barışı için bölge refahı için iyi olurdu, iyi de arkadaş adamlar zaten tam da o söylediğin şeyler olmadığı için vermiyor, çekiniyor.

Orada oy kullanan delegeler aday ülkenin tesisini, bu organizasyonu layığıyla yapacağını değerlendirdiği gibi aynı zamanda kendi vatandaşlarının güvenli ve keyifli bir şekilde spor müsabakalarına katılabileceği, müsabakaların olmadığı dönemde gezip eğleneceğini bilerek oy kullanıyor. Vatandaşımı oraya gönderirsem tansiyon düşer barış gelir diye değil tansiyonu düşük barış olan yerlere göndermeliyim diye düşünüyor.

Bizim bu kafamızı ben “Misafir Odası” sendromu olarak değerlendiriyorum. Eskiden (belki hala vardır) evin en güzel, en ferah odası misafir odası yapılır, en güzel, en rahat mobilyalar o odaya konurdu. Sonra o oda bir süre sonra öyle kutsal bir yer olurdu ki misafir bile sizinle oturma odasında oturur “Misafir Odası” öyle durup durur, bir süre sonra da hiç kullanılmadan çürüyüp giderdi.

Bence bizim siyasiler “Misafir Odası” sendromunu iyi bildiklerinden işi garantiye almak istiyorlar, halkın olimpiyat sporlarına ilgisi olmadığı için “Misafir Odası” inşaatına başlamadan önce Misafir gelme garantisi almak istiyorlar ki yatırım boşa gitmesin.

Öyleyse neymiş, şapkamızı önümüze alıp düşünelim. Bir yerlere gelmek, bir organizasyonu almak, bir topluluğa katılmak hedefimizse, kriterleri öğrenip gerekeni yapıp başvurumuzu öyle yapacağız. Yoksa ömrümüz başkalarının kapılarında yalvarmak, beklemek, ağlamakla geçer, başarısız olunca da kızar, köpürürüz.

 

Bu yazı 974 defa okundu

Murat Zaralı
Latest posts by Murat Zaralı (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.