Şibumi

Kitapların en sevdiğim tarafı yıllar önce ortalığı kasıp kavuran bir kitabı bugünlerde de keyifle okuyabilmek. Hiç vizyondan kalkmaz, içindekiler eksilmez, son kullanma tarihi geçmez. Şibumi’yi moda olduğu zamanlar elime almıştım fakat kişileri karıştırmış bırakmıştım bir kenara. Bu sefer yarım bıraktığım işi tamamlama kararlılığıyla roman karakterlerini bir kağıda not ederek okudum. Size de rehber olabilir diye resmini koyuyorum.

Kitabı genel olarak başarılı buldum fakat bazı bölümlerde sayfalar süren ayrıntılı anlatımları okurken gereksiz ve sıkıcı buldum. Yazarın bu ayrıntı kısmında okuyucuya tam olarak neyi hayal etmesi gerektiğini göstermek istediğini ilerleyen bölümlerde olay örgüsünü bu ayrıntılara dayadığında anladım.

Şibumi’nin anlamı; azımsanan alçak gönüllü güzellik olarak verilmiş kitapta.“Şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün. O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllülük demek. Sanatta şibumi zarif bir basitliği ifade eder. Buna SABİ denir. Felsefedeyse kendini WABİ olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Hakimiyet peşinde olmayan otoritedir…”

Kitapta “hiçbir ülkenin vatandaşı olmayan bir çocuğun” Japonya’da büyümesi, hayatı anlatılırken bir yandan da Japon kültürünün saygıya, dostuklara, itibara verdiği değerin büyüklüğü gösteriliyor. 2. Dünya savaşında Amerika’nın Japonya’ya yaptıklarından olsa gerek (kitapta da bahsi geçiyor), Amerikalıları bolca eleştirilmiş. Söylenenler ağır olsa da mantıklı ve doğru buldum. Küçük bir alıntı yapmak istiyorum: ” Onlar ırk değil. Bir kültür bile değil. Avrupa ziyafetinden kalan artıkların yeniden ısıtılıp sofraya konmuş hali onlar. Yalnızca bir teknoloji. Ahlak yerine, onlarda uyulacak kurallar var. Irk demek hiçbir şey demek değildir. Kültür ise her şeydir.”

Son olarak kitaptaki bir dipnotunda ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Yazarın diğer kitaplarında verdiği ayrıntılardan dolayı insanların kendilerini yaraladığı belirtilmiş. Bu nedenle Nicholai Hel ismindeki başkarakterin çıplak elle öldürme sanatını uyguladığı bölümlerde ayrıntı verilmeyeceği söyleniyordu. Mesela bir kitabında yazar iyi korunan bir müzeden tabloların nasıl çalındığını ayrıntılarıyla anlatmış, kısa süre sonra Milano müzesinden üç tablo, anlatılan yöntemle çalınmış. Yazar için büyük gurur kaynağı olsa gerek?!

Bu yazı 1824 defa okundu

Meryem Kadıoğlu
Latest posts by Meryem Kadıoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.