OD

ODUzun zamandır İskender Pala adını kitapçıların çok satanlar listesinde görüyordum. Geçen ay yaptığım kitap alışverişimde İskender Pala’nın bir Yunus Emre romanını alışveriş listeme ekledim.

Dilimize hem kulağa hem gönüle hitap eden şiirler kazandıran Yunus Emre her daim ilgimi çekmiştir. Bugün dahi çok net bir şekilde anlaşılan temiz saf Türkçesi ile kalbe ve kulağa derinden dokunan biribirinden güzel ve derin anlamlar içeren şiirler meydana getiren büyük bir şair ve gönül adamıdır Yunus Emre.

İskender Pala’nın romanı  13. yüzyılda batıdan gelen haçlı seferleriyle, doğudan gelen Moğol akınlarının baskısında yanıp yıkılan anadolunun tarihi atmosferi içerisinde Yunus Emre’nin gelişini, çağdaşı olan Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Geyikli Baba, Zahir Baba, Tapduk Emre gibi erenlerin hikayeleri ile beraber harmanlayarak  hakiki anlamına kavuşturmaktadır.

Yazar yıkıntılar ve yangınlar içerisinde bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişini cümle cümle bir Yunus Romanında anlatmaktadır. Anlatımında kalemini Yunus’un binlerce şiirini yok eden ve en son okuduğu

Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir

mısralarıyla büyük bir pişmanlık yaşayan Molla Kasım’ın kalemi yerine koyarak büyük bir tevazu içinde olabildiğince sade ve anlaşılır bir dil kullanarak, Yunus’u yazmaya layık olmaya çalışmış. Yunus’un hamlıktan saflığa geçişini her sayfasında kalbe dokunarak anlatmaya özen göstermiş.

Aslanlı Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin

“Gayrı o nefes mümkün değildir, biz o kapının anahtarını Tapduk eline verdik. Var nasibini ondan al.”

Sözüyle Tapduk Emre’ye gönderdiği Bizim Yunus’a, Tapduk Emre tarafından

“Bilmem lafzı senin virdin olsun, bildiğini unut unutarak yeniden bil.”  

sözleriyle dergaha odun taşıma görevi verilir. Herkes Yunus Emre’nin dağa ODun için gittiğini sanır, ama Yunus  gönüllerde aşkı tutuşturan OD için gider ve OD üzerine kendiyle konuşur, kendine konuşur, içinde onun devinimini hissederek gönlünü onunla tutuşturur. Dağarcığında bugün dahi büyük bir lezzetle okuduğumuz şiirlerini biriktirir.

Bir gün Mevlânâ Bizim yunusa, tasavvufi fikir ve düşüncelerini, birbirine eklenmiş hikâyeler hâlinde anlattığı altı ciltlik Mesnevî’si hakkındaki düşüncelerini sorar. Bizim Yunus cevaben;

 “Uzun demişsiniz efendim! Ben olsam ;

et ü kemik büründüm
Yunus diye göründüm

diyerek kafiye düşürdüğü iki cümlede özetler Mesnevide anlatılmaya çalışılan felsefeyi.  Umarım birgün bu sadelik ve derinlikte duygu ve düşüncelerimizi dile getirmek hepimize nasip olur.

İskender Pala 2011 yılında Kapı yayılarından yayınladığı 361 sayfalık bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.  Kitabı okurken yanınızda Yunus Emre Divanı bulundurmanız ve oradan Yunus Emre şiirlerini okumanız romandan aldığınızı lezzete ayrı bir tat katacaktır.

Unutmadan bir an evvel elinize almanız gereken kitabın adı ;

OD

 

Bu yazı 21299 defa okundu

Murat Tunçer
Latest posts by Murat Tunçer (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.