Demek ki Neymiş?

Mesele Avrupa Birliğine gireceğiz diye zorlamak değilmiş!

Yıllardır söylerim AB sanki girildiğinde ülkelerin refahını arttıran bir unsur gibi sunuldu hep.

Oysa olay tam tersi; eğer sen yeterince iyiysen oraya girebilirsin diye.

Şunu da hep ekledim, “Sorarım size AB’ye girecek standartlarda bir ülke olabilsek bizim mi AB’ye ihtiyacımız olur yoksa onların mı bize?”.

Peki arkadaş derdiniz ne? Ne diye ha bire AB’ye gireceğiz diye kendimizi adamların maskarası yapıyoruz?

Madem senin niyetin var, madem sen gireceksin bu AB’ye standartlar belli, kriterler belli. Yap hazırlığını paşa paşa, günü geldiğinde git kapılarına, yap başvurunu.

Ama yoook biz herzaman olduğu gibi, insanlara AB’yi bambaşka bir umut kapısı gibi gösterip, araçları amaç haline getirip, insanları oyalayıp duruyoruz.

Alın hazır olmadığı halde AB’ye girenlerin hali.

Aşağıda noktasına virgülüne dokunmadan “AB Yunantistan’ı Tartışıyor” yazısı.

Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları iki günlük yarıyıl zirvesi için bugün Brüksel’de bir araya geliyor. AB liderlerini en çok meşgul edecek konuların başında Yunanistan’ın gelmesi bekleniyor.

Zirvenin gündemi oldukça yoğun… AB üyelik müzakerelerini tamamlayan Hırvatistan’ın 2013 yılında Avrupa Birliği’ne 28’inci üye olarak katılması, Suriye ve Libya politikalarında ortak bir tutum belirlenmesi… Ancak liderleri en çok meşgul edecek konunun resmi olarak gündemde yer almasa bile Yunanistan olacağı tahmin ediliyor.

Her ne kadar Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu tarafından 17 Haziran’da yenilenen kabine, parlamentodan güvenoyu almış olsa da Yunanistan’ın önünde hala zorlu bir sınav var. Milletvekillerinin ek mali reformların öngördüğü kesintileri ay sonuna kadar onaylaması gerekiyor.

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso kesintilerin onaylanmasının taşıdığı öneme işaret etti. Barroso “Dananın kuyruğu önümüzdeki hafta kopacak. Yunanistan’ın başbakan Papandreu’nun hükümetinin ortaya koyduğu, AB ve IMF’nin de onayladığı finansal tedbirleri içeren iddialı paketin arkasında olduğunu göstermesi gerekiyor. Mesajım gayet açık: ‘Atina harekete geçerse, Avrupa gerekeni yapacaktır’” dedi.

Yardımların geleceği onaya bağlı
Kısaca Barosso kesintilerin onaylanması halinde Yunanistan’ı sadece AB ve IMF tarafından sağlanan yardım paketinin sıradaki kısmı değil, başka yardımların da beklediği sinyalini verdi.

Bu hafta Brüksel’i ziyaret eden Başbakan Papandreu ise kararın elinde olmadığının bir kez daha altını çizdi. Papandreu “Gerek ülke, gerekse hükümet olarak programı uygulamakta kararlı olduğumuzu ve Yunan Parlamentosunun yeni programı onaylamasını umut ettiğimi belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

Yunanistan iflas ederse ne olur?
Diğer yandan AB ve IMF’nin tüm yardım girişimlerinin ardında önemli bir sebep yatıyor. Zira Yunanistan’ın iflas etmesi halinde bundan tek etkilenecek olan Avrupa Birliği değil. IMF Başkan Yardımcısı John Lipsky bu konunun tüm dünyayı ilgilendirdiğine dikkat çekti.

Lipsky, “Euro bölgesi hepimizin bildiği üzere belirleyici küresel bir ekonomik merkez… Analizlerimiz Yunanistan, Portekiz ve İrlanda sorununun doğrudan etkilerinin küçük milli ekonomiler söz konusu olduğu için elbette ki sınırlı kalacağını gösteriyor. Ancak eğer kriz Euro bölgesindeki çekirdek ülkelerdeki bankaları vurursa, bunun etkileri tüm dünyada güçlü bir şekilde hissedilecektir” açıklamasını yaptı.

Yani örneğin Yunanistan, Portekiz veya başka bir ülkedeki sermaye yatırımları batarsa, Fransa ve Almanya gibi AB’nin önde gelen ülkelerinin de sıkıntıya düşme tehlikesi söz konusu olabilir. Ancak Lipsky bunun çok uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:

“Eğer her şey ters giderse neler olabilir diye soruyorsunuz. Biz ise şu anda her şeyin yolunda gitmesi için yapılması gerekenlere yoğunlaşmış durumdayız.”

Kaynak: DW Türkçe

Bu yazı 1773 defa okundu