Girona & Figueres (Dali Müzesi)

Barselona gezimizin ikinci gününde  katıldığımız turun ekstra tur programında yer alan Girona & Figueras (Dali Müzesi) turuna katılmaya karar verdik. Barselona’ya gelmeden önce internet üzerinde yaptığımız araştırmalarda tren ve otobüsleri kullanarak bu turun belki daha ucuz maliyete getirebileceğini ama Dali muzesine giriş için rezervasyon olmadığında çok uzun kuyrukları beklemek gerektiğini ve bu nedenle onca yolu Dali müzesini gezmeden gelmek durumunda kalanların olduğunu okumustuk. Bu nedenle kişi başı 65€ ücretli bu ekstra tur programına katıldık. Özellikle Paskalya döneminde gitmiş olmamız nedeni ile bu seçimimizin çok isabetli olduğunu tur sonunda daha iyi anladık.

Saat 09:30 gibi otelden otobüs ile ayrıldık. İlk durağımız yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonunda Girona kenti oldu. Catalan musevi cematinin 600 yıldan fazla yaşadığı ünlü Girona kenti daracık sokakları ve katedrali ile bir nehrin kenarında görülmeye değer şirin bir ortaçağ şehri. 1492 lerden bu yana katoliklerin baskısından dolayı kentte hemen hemen hiç musevi kalmamış. Hatta musevi müzesinde çalışanların bile katolik olduğu söyleniyor.  Anlayacağınız museviler burada tam müzelik olmuş.

Bir nehrin kenarında pastel renkli evlerin olduğu şirin bir kent. Pirenelerden aşağıya akan nehrin suyu bardaktaki sudan daha temiz görünümlü. Nehrin içerisinde bacağımdan büyük sazan balikları huzur içerisinde yaşıyor. Otobüsten inip köprüyü geçtiğimizde bizi şehrin kapısındaki direkte asılı aslancık heykeli karşıladı. Zıplayıp bu aslancıgın kıcını opmenin insanı bu şehre tekrar getireceği inanışı yayılmış. Turistler aslanın kıcını öperken resim cektirme kuyruguna girmişlerdi. Böyle bir niyetmiz olmadığı için bu bölümü hızlıca gecip tek kulesi yıkılmış olan kilisenin oldugu meydana geldik. Kilisenin duvarlarındaki lahitler dikkatimi cekti. Soylular olmuş olan çocuklarını buralara defenediyorlarmış, bir çoğununda kilisenin tabanında mezarları vardı. Yüksek kemerleri olan bu kilisenin içini gezdiketen sonra yönümüzü katedaralin olduğu meyda çevirdik. 90 kusur basamağı çıktık ama katedralin girişinin paralı olduğunu duyunca rehberimiz bizi hatıra fotoğrafı çektirip aşağıya yolladı. Tüm müze giriş ücretleri + ulaşım +rehberlik dedikleri ekstra turlarda 2.5€ luk bir giriş parasını bile ödememek için içeride zaten bir şey yok, isteyen parayı versin boş zamanında kendisi girsin deyip insanları dolaştırmanın ne alemi var anlamış değilim.

Katedral turu sonrasında Girona kentinin daracık sokaklarından ilerleyerek tarih ve musevi muzesi de rehberimiz tarafından yine benzer şekilde boş zamanınızda gezersiniz şeklinde geçiştirilerek şehrin meydanına geldik. Sonrasında hanımların en çok sevdiği alışveriş zamanı başladı.

Bizde Girona kentinin ortasından akan nehrin her iki kenarındaki ana caddelerde dolaşıp biraz alışverişin ardından koşturarak otobusümüze döndük. Dali müzesi için saat 14:30 randevu alınmış. Bu nedenle 13:30 Girona şehrinden otobüsle hareket etmemiz gerektiği söylendi. Gerçekten de saat 13:37 de otobüse yetişemeyenler taksi tutup gelsin diyerek rehber otobüse hareket emrini verdi.

Figueras Dali muzesi

Dali müzesinin bulunduğu Figueras kenti çok şirin bir kasaba. Burası Dali’nin doğduğu ilk 1919’da Figueras Belediye Tiyatrosunda ilk sergisini açtığı ve hayata gözlerini yumduğu yer. Paris’ten sonra dünyanın ikinci büyük Dali müzesine evsahipliği yapıyor.

1960’da Figueres belediye başkanı, yıllar önce Dalí’nin ilk sergisine ev sahipliği yapmış ve iç savaşta zarar görmüş olan Belediye Tiyatrosu’nu “Dalí Tiyatrosu ve Müzesi” adıyla restore etmeye karar verdi. Dalí, 1974’e kadar müzenin inşaatı ve dekorasyonuyla bizzat ilgilendi ve bu projeye çok emek ve zaman harcamış.  Müze 1974’te açıldıysa da, Dalí 1980’lerin ortasına kadar ufak eklemeler ve değişiklikler yapmaya devam etmiş.

Şansımıza Figueras’ta bize rehberlik yapan yerel rehberimiz Ramos konusunda hakim tecrübeli bir rehberdi. Dali muzesinde Dali’nin eserleri ve sürrealizm hakkında bize çok güzel bilgiler verdi. Her ne kadar bu müze Dali’nin en ünlü eserlerini barındırmasa da, Dali’nin sanatsal  gelişimi eserleri ve kişiliği hakkında çok güzel detaylara sahip.  Dali eserleri ile ilgili olarak  “İnsan, insan olduğu için insandır,meziyet tablolarımda onları kendilerine benzetebilmem değil insanın tablosuna yansıyan görüntüsüne benzemesi çaba olmalıdır” . Temel felsefesi hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Yerel bir gazetenin “sür-realizm nedir sorusuna; Sür-realizm benim diye” cevap verecektir üstad.

Dali portrelerinden birisinde bıyıkları olan bir adam resmide görebilirsiniz ya da İspanya haritası önünde oğlunun ölümüne ağlayan hamile bir kadını da görebilirsiniz aynı portrede. Bu sizin tamamen nasıl algıladığınız ile ilgili . Eserlerinin uzaktan bakmanız ile yakından baktığınızda gördüğünüz şeyler tamamen farklı ve Ramos her bir eser için arkasındaki felsefeyi aslında neleri söylemek istediğini gösterdi. Bana Dali’nin eserleri Yunus Emre eserlerinde olan derinlik hissi uyandırdı. Tek bir tablo ile bir çok şeyi çok güzel bir şekilde anlatabilmiş anlayabilene. Dali’nin eserlerine baktığınızda bu adam ne içmiş sorusunu mutlaka aklınızdan geçiriyorsunuz. Hatta Gaudi, Picasso, Frederic Mares gibi katalan sanatçıların eserlerini görünce insan ya akşam içtiği sangriadan ya da şehrin sularından şüphelenmiyor değil. Gerçi bu soru rahmetliye de çokça sorulmuş olacak ki “Ben uyuşturucu içmiyorum, ben kendim uyuşturucuyum, benim eserlerime bakın halisulasyonlar görün diyor”. Kendisini deli olarak nitelendirenlere ise üstadın cevabı hazır;

“Bir deliyle aramda tek bir fark: Ben deli değilim!”

Yaklaşık 1.5 saati bulan müze gezisini ardından Dali müzesinin çıkışının tam karşısındaki sokakta bir bara oturup bira, patates bravas ve ancuezli zeytinimizden oluşan öğlen yemeğimizi saat 16:00 gibi ancak yiyebildik. İkinci günün sonunda bizde yavaş yavaş İspanyolların düzenine alışmaya başlamıştık. Burada tüm barlarda insanların biranın yanında fındık fıstık yerine zeytini çerez olarak  yediği dikkatimi cekti. Bende oturduğum barda menudeki olives de anchuez gibi bir ismi olan zeytinin çekirdeğinin çıkartılıp içerisine hamsi konmuş olan bir çerezi tercih ettim. Bira içerken böyle bir mezeyi biranın yanına denemenizi öneririm. Gerçekten değişik bir tat oluyor.

Her ne acelemiz var ise tur otobüsü şehirden 17:00 gibi ayrıldı. Otele döndüğümüzde saat 18:00 civarıydı. Odamızda üzerimizi değiştirip yeniden kendimizi dışarıya attık. Turdaki diğer insanlar ise 50€ verip akşam gidecekleri flamanko için otelde kalmışlardı.

Biz otelin hemen iki sokak yakınındaki Selva De Mar metro istasyonundan L4 hattına binip Barceloneta (kücük marina) bölgesine yola çıktık. Barcelonatada istasyondan çıktıktan sonra marinaya doğru yürüyerek hemen üçüncü sokağın içinde yer alan Jaica barına gitmenizi öneririm.

Jaica Bar

Jaica ucuz ve doyurucu ürünler satan küçük bir bar. İçerisi tıklım tıklım dolu. Bir çok barselonalı çoluğu çocuğunu alıp buraya deniz mahsulleri ve diğer yemekleri yemeye geliyor. İçeride masalar çocuklu aileler ve yaşlı amca ve teyzelerle dolu. Biz kendimize barın kıyısında bir yer bulduk. Tezgahtaki deki yemeklerden seçerek siparişimizi verdik. Burada Kalamar (Tapa Calamarçons), baby kalamar (Tapa Txocos), ahtapot yemenizi öneririm. Üç çeşit seçim sizi fazlaca doyuracaktır. Eğer ki bizim gibi birden fazla gidecek olursanız, kızarmış karides(Tapa Gambetes Fregide) , baharatlı patatesi (Tapa Bomba), fırında kızarmış sarımsaklı fesleğenli zeytinyağında mantarı, çoban salatasına benzeyen içerisinde karides ve bazı deniz mahsulleri olan bir tür salatayı (tapa esqueixada) öneririm. İçecek olarak cava ve bira içebilirsiniz. Fiyatlar gayet makul. Kocaman bir tabak calamar yaklaşık 4-5€. Ayrıca sangria ve bilimum şarap ve içki çeşidi de mevcut. Ama her nedense ben bu meyva sulu limonlu şaraba pek ısınamadım.

Carrer de Ginebra sokağı içerisinde yer alan bu bar için sokağın başındaki İstanbul dönercisinden sokak icerisine girip 50 mt yürümeniz kafi. Eğer ben deniz ürünleri yemem diğer yediğim etlerde de domuz çıkabilir. Ne yesem derdindeyseniz? Barceloneta dan marinaya doğru uzanan Passeig de Joan de Barbo bulvarındaki vitrinlerinde HALAL döner yazan dönercilere gidebilirsiniz.

Unutanlar için bugün katıldığımız ekstra turun adı;

Girona&Figueras(Dali Müzesi) 

Bu yazı 6443 defa okundu

Murat Tunçer
Latest posts by Murat Tunçer (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.