Adios Barcelona

Bugün Barselona’da son günümüz. Akşam saat 20:30 uçağı ile İstanbul’a döneceğiz. Bugün tur programında serbest gün olarak geçiyor. Eşim içindeki alışveriş isteğini hep son gün yapmayı planladığı La Roca Villaga Outlet turuna saklamanın hırsı ile sabahın erkeninde bavulları toplayıp otelden check out işlemini yaptırıyor.  La Roca Village Barselona’nın yaklaşık 40 km dışında bir outlet merkezi. La Roca Villagea Place de Catalunya’nın hemen arkasındaki sokaktan iki saat aralıklarla gidiş dönüş ücreti kişi başı 12€ olan shopping express otobüsleri kalkıyor.

Metroya bindiğimde bugüne ait bir terslik olduğunun ilk izlenimini ediniyorum. Keza Pazartesi saat 08:30 olmasına rağmen Barselonaya geldiğimizden bu yana metroyu hiç bu kadar ıssız görmemiştim. Hatta iki metro arası bekleme süresi hiç bir zaman 5 dk aşmamışken sefer aralığının 7.5 dk kadar açılmış durumda olduğunu görüyoruz.

Biz Selva de Mar durağından L4 hattımıza binip Urqinaona durağına doğru ilerliyoruz. Metrodan inip yolun karşısındaki Carrer de Casp sokağında Outlete giden otobüslerin durağını buluyoruz.

Durakta kimsenin olmadığını görmek bana yanlış bir günde olduğumuz hissini veriyor. 15 dk bekledikten sonra bizim gibi iki turist çift daha geliyor. Onlarda bizle aynı durumdalar. İşin garibi etrafta soracak bir esnaf yok. Köşedeki gazete satıcısına doğru yerde olup olmadığımzı soruyorum, kesinlikle doğu yerde beklediğimizi ama otobüsün neden gelmediği konusunda bir fikrinin olmadığını öğreniyorum.

Yaklaşık ekstradan bir yarım saat kadar daha bekledikten sonra otobüsün gelmeyeceğine ve bir sonraki otobüs için burada beklemenin anlamsız olduğuna bunun yerine başka bir yere gitmeye eşimi ikna ediyorum. Placa de Catalunya’ya doğru yürürken Turism Information bürosu dikkatimi çekiyor. İçeriye girip sorduğumda bugünun banka tatili olduğunu ve La Roca Village dahil tüm alışveriş mekanlarının kapalı olduğunu sadece Mare Magnumun açık olduğunu öğreniyorum. Eşim bu işe çok bozuluyor.

Hemen Catalunya metro durağından  L3 hattına binerek Mare magnuma doğru yola koyuluyoruz. Drassanes (tersane) durağında inip 1887 yılında büyük Barselona fuarı için yapılan Cristof Colomb sütununun yanından geçerek Mare Magnum alışveriş merkezine giden köprüye yönleniyoruz. Eşim Mare Magnumda bir iki saat alışveriş yaparak biraz olsun sakinleşiyor. La Roca Village için harcayacağımız yol parası ve zamanda yanımıza kalmış oluyor.

Mare Magnumdan çıktıktan sonra LaRambla boyunca yürüyoruz. Liceu metro durağı yakınlarındaki Carer Nou de La Rambla sokağındaki Güell apartmanlarını dışarıdan görüyoruz. İçeriye girmek ücrete tabi. Ayrıca bu sokakta birçok dönerci olduğunu görüyoruz. Bazı dönercilerin adında Istanbul falan da geçiyor. Eğer Barselonada ben yurdum yemeği yiyeceğim diyeniniz var ise La Ramblanın hemen yanındaki bu sokakta yeralan büfeleri deneyebilirsiniz.

Bir sonraki durak olarak La Boquiraya gidip şarap ve peynir almayı düşünüyoruz. Fakat gittiğimizde banka tatili nedeniyle La Boquirayı da kapı duvar olduğunu görüyoruz. La Rambla üzerindeki hediyelik dükkanlarından birkaç parca bir sey alıyoruz. Buralarda iyi pazarlık yapın en az %35 indirim yapabiliyorlar hatta %50 ye kadar indirtebiliyorusnuz. Suveniour Tara’yı önerebilirim. Bir kaç kelime türkçe bilen sempatik ve güzel indirim yapan bir satıcısı var.

Çocuğa nereden oyuncak alabileceğimiz konusunda bize Palaca de Catalunya meydanındaki El Corte Ingles öneriyor. La Rambla cadesi boyunca canlı heykelleri fotoğraflayarak El Corte Ingles’e gidiyoruz. Tahmin edebileceğiniz üzere orası da kapı duvar. Buradan geri dönerek La Ramblaya paralel giden Avinguda del Portal de l’angel caddesine giriyoruz. Etrafta her türlü markanın mağaza mevcut. Bağdat caddesi gibi fakat işin güzel tarafı hepsi banka tatili dolayısı ile kapalı. Cadde bizi Santa Maria del Piye çıkartıyor. Bir gün önce geldiğimiz yolun tam tersini kullanarak önce Barcelona Katedraline oradan da Jaume I durağına ulaşıyoruz.

Sonra şarap almak için bir önceki gün Picasso Müzesine giden yolun köşe başında gördüğüm dükkanlar aklıma geliyor ve Jaume I’den Carrer de la Pricesa’yı takip ederek Picasso Müzesine doğru yöneliyoruz. Bu caddede bulduğumuz bir kaç markette bana daha önceden sipariş verilmiş olan Catalunyaya özel Pacharan içkisini arıyoruz. Adamlarla telaffuzda anlaşamasakda bir dükkanda içkinin şişesini görüp alıyorum. Aynı yerden şarap da almak istiyoruz. Eşim elindeki kücük rehber kitapçığının önerdiği bir kaç saraptan birini orada buluyor. Fakat satıcı bize baska bir sarabı öneriyor. Kendiside  masa altından içtiği şişeyi çıkartıp “eşim sadece bunu içiyor” bu aldığınız şaraba göre çok güzel diyerek bize ikram ediyor. İkramı geri çevirmeyip şaraptan tadıyoruz.

Her nekadar italyan şarapları kadar güzel ve ucuzu olmasa da Katalan şaraplarından da bir kaç şişe alıyorum. Sonra geldiğimiz caddenin devamını takip ediyoruz. Son gün bir sonraki hedefimize Park Ciutadella ya ulaşıyoruz.

Parc Ciutadella

Parc Ciutadella Barcelona kentinin en büyük parkı. Parkın içerisinde Catalunya Parlemento binası, hayvanat bahçesi, üzerinde altın yaldızlı at heykellerinin olduğu (Font de la cascada) devasa bir çeşme, insanların üzerinde kayıkla geçtikleri küçük bir göl var. Ayrıca parkın içerisinde zoologi ve geologi müzesi var.

Burası eskiden Barselona’nın kalesiymiş. 1800 lu yıllarda burayı yıkıp, şehrin kalbinde insanların dinlenebileceği yeşil alana çevirmişler. Bizim girdiğimiz yöndeki parkın girişinde üç ejder kalesi göze çarpıyor. İçleri doldurulmuş hayvanların bulunduğu bu müzenin içerisine girmiyoruz. Parkta biraz oturup çevremizde çimler üzerinde ailesi , eşi , sevgilisi ile gelmiş insanları bir müddet izliyoruz.

Parkın içerisinde kısa bir tur attıyoruz. Font de la cascada üzerindeki altın rengi atlar ve daha altlardaki kanatlı 4 ejder heykeli ile gerçekten görülmesi gereken bir eser.

Daha sonra parkın içerisindeki küçük gölün etrafında kayık çekenlerin düştükleri komik durumlara bakarak kısa tur attık. Zamanımızın darlığından hayvanat bahçesi ve parlemento kısmını es geçip Arc de Triomf ‘un olduğu bulvara yönleniyoruz.

Arc de Triomf şehirdeki bir çok anıtsal yapıda olduğu gibi 1888 yılında şehirde düzenlenen Evrensel Barselona Sergisi için yapılmış. Bu buyük kapı şehrin giriş kapısı olarak kırmızı tuğladan inşa edilmiş. Arc de Triomf’u geçip karşısındaki aynı isimli metro durağından L1 metro hattı ile önce Urquiona’ya oradan da L4 hattına binerek otelimizin olduğu Selva de Mar’a doğru yola çıkıyoruz.

Otelde gurup ile buluşup Onur Hava yolları ile uzuuun bol rötarlı bir uçuşun ardından saat 04:15 gibi evimize ulaştık. Barcelonadan geriye kalan ise yorgun ayaklar ve tatlı anılar.

Adios Barcelona

Bu yazı 3789 defa okundu

Murat Tunçer
Latest posts by Murat Tunçer (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.