Adım adım Barselona – 1

Gezimizin 3. gününde Andorra ekstra turu vardı. 4 saat gidiş 4 saat dönüş otobüs yolculuğu olan 55€ ekstra ücretli bu tura biz katılmadık. Seçimimizin çok yerinde ve doğru olduğunu tura katılıpta alacak hiç bir sey bulamayan diğer katılımcılarla konustuğumuzda öğrendik. İki kişi 110 € yol parasına verdiğinizde ancak binlerce dolarlık alışveriş yapmanız gerekir ki bu parayı kar edebilin. Andorra’da içki ve tekel ürünleri çok ucuzmuş fakat bunun yanında parfüm kozmetik ürünleri free shop fiyatlarına neredeyse yakın fiyatlardaymış. Bir parfümü 3€ ucuz alacağım diye boşu boşuna o kadar yol gitmenin bir alemi yok. Fotoğraf makineleri ve elektronik eşyalarının ucuz olduğu rivayeti var ama bunlarda da garanti kapsamı olmadan Doğubank misali bir ürün almak sonrada bozulmaması için 2 yıl boyunca dua etmek ya da 4000€ luk marka kıyafetleri de giymedğimize göre bu şsartlarda Andorraya gitmek bana manasız geldi.

Bunun yerine ilk gun eksik kalan Gotik mahalle turunu tamamlamayı, picasso müzesine gitmeyi, avrupanın en büyük akvaryumlarından biri olan  L’Aquairumda balıkları seyretmeyi ve bol bol La Ramblada gezmeyi planladık. Aşağıda yaptığımız turun yanısıra izlediğimiz güzergahıda sizlerle paylaşacağım.

Otelde yaptığımız sabah kahvaltısının hemen ardından saat 09:00 gibi 3. gün programımıza elimizde fotoğraf makinesi sırtımızda şemsiye ve su gibi abur cuburu taşıdığımız çanta her zamanki güzergah başlangıcımız olan Selva De Mar istasyonundan L4 hattına binip Jaume I durağında inerek başladık. Buradan Carrer de La Princesa caddesini takip edip köşeesinde butik bir pastahanenin olduğu Carrer de Montcada sokağına döndük. Bu ortaçağdan kalma daracık sokakta 100 mt kadar ilerledigimizde Picasso müzesinin önüne geldik. Picasso müzesi Pazar günleri saat 10:00 da açılıyormuş 15:00 te de kapanıyor. Her ayın ilk pazarı ücretisiz ve Pazar günleri 15:00 ten sonra da bazı bölümleri ucretsiz ziyaret edilebiliyormuş.

Biz kişi başı 12 € luk ücreti ödeyip bir de yanımıza 3€ ya audio guide aldık. Audi guide müzeyi incelerken size rehberlik ediyor yalnız anlatımdaki uzunluk nedeni ile müzeyi 2 saatte zor gezebiliyorsunuz.  Eğer ki bu müzeyi gezi programınıza almış iseniz uzun kuyruklar beklememek için saat 09:45 gibi müzenin kapısında olup ve saat 10:00 müzenin açılışını görevliler ile beraber yapmak en akıllıca çözüm olacaktır. Biz müzeden çıktığımızda kuyruğun diğer ucu Santa Maria del Mar a kadar uzamıştı.

Picasso müzesi illaki görün diyebileceğim bir yer değil. Benim 20 yıl önce Chicago art Musem da gördüğüm Picasso sergisi bundan çok daha kapsamlıydı ve ressamın çok daha ünlü eserlerine ev sahipliği yapıyordu. Picassonun ünlü eserlerinden bir çoğu bu müzede yer almıyor. Fakat sanatçının 1887 den 1970 lere sanatsal gelişimini oda oda izleyebiliyorsunuz. Ücretsiz bir zamanda ziyaret etmek belki daha akıllıca olabilir.

Yaklaşık iki saat kadar Picasso müzesinde ressamın sanatsal yaşamının gelişimini yerinde inceledikten sonra müzeye girdiğimiz sokoğı takip edip Santa Maria del Mar kilisesinin olduğu alana çıktık. Burada kilisenin arka kapısından giriş yaptık. Papaz Pazar ayini hazırlıkları içerisinde idi biz sessizce kendimizi fark ettirmeden geçerek tüm kilisenin içerisini inceledik. Yüksek kemerler, kemerlerin birleştiği bölgeler boyayla yapılmış eserler ve kilisenin camlarındaki vitraylar dikkate değer.

Santa Maria del Mar kilisesinden çıktıktan sonra Carrer de l’argentina sokağını takip ederek rotamızı Barselona katedraline çevirdik. Katedralin önüne geldiğimizde ise Barselona halkının halay çeker gibi kol kola girerek yaptığı sardana dansını izledik. Bir müddet bu dansı seyrettikten sonra katedralin içerisine doğru uzayan kuyruğa eklendik. Pazar günleri katedrale giriş ücretsiz. Diğer günler ise 6 € istiyorlar. İçeri girdiğinizde koro sıralarını ve orgun bulunduğu duvarı uzaktan izleyebiliyorsunuz. Vitraylar ve binanın iç yüksekliği dikkat çekici. Fakat gelmeden önce okuduğumuz rehber kitaplardaki kemerli yola ve arka avluya geciş izni yapılan Pazar ayini nedeni ile yoktu. Bundan önce yapmış olduğum bir çok kilise ziyaretinde cemaatin mum yaktığını gördüm. Barsenola katedralinde bu konuyu çağa uydurmuşlar 1 € yu bir kutuya atıyorsunuz. Mum görünümlü bir lamba bir müddet yanıyor. Katedralden dışarıya  çıktıktan sonra Roma döneminden kalan duvarları takip ederek Carrer del Bisbe’ye yöneldik.

Bu sokakta bir kişinin ancak geçebileceği darlıkta olan ilk sağ aralığa girip 25 mt kadar yürüdüğünüzde küçük bir meydana çıkıyorsunuz. Meydanın adı Plaça de Sant Felip Nehri. Bu meydanın özelliği ise Franco rejimi sırasında bir çok sol görüşlü kişinin kurşuna dizildiği yer olması. Meydandaki kilisenin duvarlarındaki kurşun izleri hala ilk günkü gibi duruyor.  Meydandan çıkıp tekrar geri dönüp Carrer del Bisbe’yi takip ettiğinizde solumuzda Adalet sarayını göreceksiniz. Sarayın karşısında ise Belediye binası mevcut.

Hükümet konağının hemen köşesinden giren Carrer de Call eski yahudi mahallesi. Bu dar sokaklarda ortaçağdan kalmış evler ve binaları inceleyebilirsiniz. Sokakta ilerleyip ileride Carrer de Banys Nousa  sokağına döndüğünüzde yol sizi Santa Maria Del Pi kilisesinin önüne çıkartıyor. Kilisenin önünde Pazar günleri kurulan organik ürünler ve elişleri satılan küçük bir pazar var .

Hem kilisenin içerisini görmek hemde biraz soluklanmak için kiliseye gidik. İçerideki Pazar ayini hemen hemen bitmek üzere biz boş bir sıraya oturup kilisenin kocaman gül penceresindeki vitrayları bile henüz inceleyememişken yaşlıca bir teyzenin önümüzdeki sıralardan başlayarak cemaatten para topladığını gördük. Bunun üzerine molayı kısa tutup kendimizi dışarıya attık. Dışarıya çıktıktan sonra solumuzdaki sokak bizi La Rambla’nın tam merkezine çıkartıyor.

İki gün önce gidemediğimiz meşhur meyve sebze pazarı La Boqueria ya gitmek için La Rambla’dan yönümüzü Plaça del Catalunya yönüne çeviriyoruz. Bu arada Santa Maraia del Pi den La Ramblaya çıkan sokağın La Rambla ile birleştiği yerde eski şemsiye fabrikası olan bu binanın dışındaki heykellerden özellikle Ejderha heykeline dikkatinizi çekerim.

Bu yazı 2398 defa okundu